top of page

Karahindiba: Sadelikte Gizlenen Mucize



Latince ismi Taraxacum olan ve yüzlerce mikro türü Taraxacum officinale adı altında birleşen bu mucizevi bitkiyi çoğumuz Karahindiba, Aslan Dişi (dandelion), Ege bölgesinde radika ya da çocukluğumuzdan tanıdığımız şeytan tüyü olarak biliriz. Baharın mücdelesi gibi parklarda ve yeşil alanlarda açan bu sarı çiçekler, beyaz bir tüy yumağına dönüştüğünde çocukluk anılarımıza dokunur. Koparıp derin bir nefesle üflediğimizde, paraşüt benzeri tohumları gökyüzüne uçururuz. Bu tohumların tüyüsü yapısına “popus” denir ve aerodinamik bir şekilde sürüklenmeyi artırarak tohumları kilometrelerce uzağa taşır. Bu, bitkinin yaşamını başka yerlerde sürdürebilmesi için bir mucizevi yolculuktur.


Karahindiba, yüzyıllardır hem besleyici değeri hem de şifacı özellikleriyle pek çok toplumu etkisi altına almış bir bitkidir. Çinliler bu bitkiyi 7. yüzyıldan beri kullanırken, bizim coğrafyamızda 11. yüzyılda İbn-i Sina sayesinde tanınmış ve Batı'ya da Türk göçleriyle yayılmıştır. İbn-i Sina, “Hindiba Risalesi” adlı eserinde, karahindibanın yapraklarını yıkanmadan ve soğuk suyla yapılan ekstrelerinin kullanılması gerektiğini belirtir. Hatta bu bitki, Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) şu hadisine dayandırılarak övgülere mazhar olmuştur: “Karahindiba’yı sabah erken koparıp yiyin; onun üzerinde cennetin zerrecikleri vardır.”


Tıp kitapları, karahindibanın yaprakları ve köklerinin kaynatılarak kozmetik alanlarda kullanılabileceğini de yazıyor. Paulo Coelho’nun bir Sufi hikâyesinde de karahindiba yer alıyor. Hikâyeye göre Nasreddin, bahçesindeki yabani karahindibalardan kurtulmaya çalışır ancak başarısız olur. Sonunda bir bahçıvandan tavsiye ister ve şu cevabı alır: “Bunlar sahip olmayı istediğin çiçekler olmayabilir ama yine de senin bahçenin bir parçası.” Bu hikâye bize, yaşamda hoşgörüyü ve kabulü hatırlatıyor.


Birçok kişi, karahindibayı etrafında sıklıkla gördüğü için sıradan bir çiçek olarak değerlendirebilir. Ancak belki de bu sade güzellik, farklı bir bakış açısını hak ediyor. Öyleyse, eğer bir çiçek olsaydınız, orkide mi, karahindiba mı yoksa lale mi olurdunuz? Belki de hepsi birer parçasınız. Çiçekleri, böcekleri ve yaratılmış her şeyi sevelim, Mevlâna’nın sözüyle bitirelim: “Yaradılanı sevdim Yaradan’dan ötürü.”


Eğer daha fazla bilgi edinmek isterseniz, aşağıdaki linklerden faydalanabilirsiniz:

 
 
bottom of page